Kahvenin Sinirbilimi: Starbucks Etkisinde Beyniniz

Okuma Süresi 3 Dakika

Babam bundan yüzlerce yıl sonra gelecekteki antropologların, “tapınakları Amerika’daki her alışveriş merkezi, havalimanı ve tren istasyonunu donatan Seattle tanrıçasının tarikatından” bahsedecekleri hakkında şakalaşır. İbadet edenlerin kutsal kahve, çay ve espresso cemaatine katıldıkları bir tarikat. Aslında, antropologlar bugün bize bazı yerel Amerikan kültürlerinde psikoaktif peyote çayı içmenin dini seremonilerin önemli bir parçası olduğunu söylüyor.

Doğrusu, psikoaktif çay ifadesi biraz lüzumsuz kalıyor. Her ne kadar halüsinojenik meskalin alkaloidi içeren Güneybatı Amerika’ya özgü peyote kadar olmasa da kafeini alınmadığı takdirde tüm kahve ve çaylar psikoaktiftir.

kahve kola beyin

Azot atomları içeren acı bir organik baz olan kafein de meskalin gibi psikoaktif bir alkaloiddir. Birçok bitki kendinden beslenen böcekleri ve küçük hayvanları zehirlemek için kafein ve meskalin gibi alkaloidler üretir. Meskalinin aksine kafein, tiksindirecek kadar çok miktarda tüketmediğinizde halüsinasyon görmenize sebep olmayacaktır.

Hepimiz kafeinin olağan etkilerini biliyoruz: artan uyanıklık, azalan yorgunluk, titreyen eller, hafif bir kaygı ve tabi ki acil bir tuvalete gitme ihtiyacı. Kafein yoksunluğu ise psikiyatrinin kutsal kitabı olan DSM-5 Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı’nda şiddetli baş ağrıları, yorgunluk ve odaklanmada zorluk ile karakterize edilmiştir. Aslına bakılırsa, kafein dünyada en yaygın kullanılan psikoaktif ilaçtır. Ama bu kullanımın bir istismar oluşturup oluşturmadığı sizin kanaatinize kalmış.

Kafein beyninizdeki adenozin reseptörlerini kandırıp bu reseptörleri ustalıkla yöneten bir sahtekardır. Muhtemelen adenozinin DNA’nızı oluşturan dört nükleozitten biri veya hücrelerin enerji birimi olan ATP’nin (adenozin trifosfat) substratı olduğunu duymuşsunuzdur. Duymamış olabileceğiniz ise, bu çok amaçlı molekülün aynı zamanda bir nörotransmitter ve vazodilatasyonun yani kan damarlarınızın genişlemesinin bir düzenleyicisi olduğudur. Gün içerisinde adenozin yavaşça postsinaptik alanlarda birikerek uykuyu teşvik eden reseptörleri aktive eder. Aynı oyun hamurunu anahtar deliğine sokan yaramaz bir çocuk gibi kafein de adenozin reseptörlerine bağlanır ama onları aktive etmez. Bu da adenozinin uykuyu teşvik etmesini engeller.

Özetle, kafein adenozine onunla aynı reseptörlere bağlanacak kadar benzer ama o reseptörleri gerçekten aktive edemeyecek kadar farklıdır. Bu da kahve tutkunlarının hissettiği muazzam uyanıklık ve enerjiyle sonuçlanır.

Hangimiz bir öğleden sonra ihtiyaç duyduğumuz bir espressonun tatlı mutluluğunu yaşamamışızdır ki? 7-24 uyarının olduğu yüksek enerji kültürümüzde kafeinin legal “kafasının” cazibesi reddedilemez. Ama yine de şansınızı fazla zorlarsınız bir sabah zonklayıcı bir baş ağrısı ile uyanabilirsiniz. Adenozin vazodilatasyonu düzenlediği için adenozin reseptörlerini bloke etmek kan damarlarının daralmasına sebep olacaktır. Kafeinin bu etkisi geçtiğinde ise yeni yeni genişleyen damarlara kanın hücumu bazen acı verici olabilir. Üstelik nöronlar kafein blokajını telafi etmek için sinapslara yeni adenozin reseptörleri ekleyecek bu da gündüz uyuklamalarına ve artan kafein ihtiyacına neden olacaktır.

Yapılan bir çalışmada sık kafein kullanımının epinefrin, GABA, asetilkolin ve serotonin de dahil olmak üzere birçok başka nörotransmitterin de reseptör yoğunluğunu değiştirdiği bulunmuş!

Batı kültüründe sıkça, uykunun en iyi ihtimalle zahmetli en kötü ihtimalle tembelce olduğu görüşü yüceltilir. İster profesyonel bir başarı avcısı olun ister bir haftasonu savaşçısı, “Öldüğümde uyurum” mottosuyla yaşıyorsanız uyku perisini defetmek için her seferinde daha fazlasına ihtiyaç duyduğunuz hırçın bir kafein döngüsüne yakalanmanız kolaydır.

Uykunun bellek oluşumunda kritik bir öneme sahip olduğu bilinirken, yeni çalışmalar uykunun beyne detoks yaptırabileceğini söylüyor. Hatta, Xie ve arkadaşları bir çalışmalarında beynin glimfatik sistem (beynin arınma yolu diyebiliriz) aktivitesinin beyin omurilik sıvısının (BOS) hareketini arttırmak için uyku sırasında canlandığı göstermiş. Glimfatik sistem arınması sırasında Alzheimer hastalığından sorumlu tutulan bir protein olan beta-amiloid de dahil olmak üzere birtakım nörotoksinler beyinden uzaklaştırılabilir. Xie ve arkadaşları farelerde bu fikri test ettiler ve uyuyan farelerin beta-amiloidi uyanık kalan farelere göre beyinlerinden daha hızlı uzaklaştırdıklarını buldular.

kahve

Uyanık kalmak için yemekten daha fazla kahve tüketen bir üniversite öğrencisi veya çok yakında bir son teslim tarihine yetişmeye çabalayan genç bir çalışan da olsanız uygunsuz zamanlarda ve tehlikeli miktarlarda kahve tüketmek sağlığınıza zarar verebilir. Hemen hemen hepimiz uyku yoksunluğunun sonuçlarıyla haşır neşir olmuşuzdur; odaklanmada zorluk, kötü bir bellek ve yorgunluk.

Peki ya bu uyku yoksunluğu bir kerelik bir şey olmaktan çıkıp bir alışkanlığa dönerse? Her ne kadar uyku yoksunluğunun semptomlarına alışıp onları günlük hayatımızda umursamasak da sürekli bir uykusuzluk hali sağlığımızı ve sinir sistemimizi mahvedebilir. Uzun süreli uyku yoksunluğunun diğer sağlık problemleriyle birlikte depresyon, diğer duygudurum bozuklukları ve artmış obezite riskiyle ilişkisi gösterilmiş.

Peki ya öğleden sonra içtiğiniz kahve saatler sonra uyumadığınızda neden tehlikeli oluyor? Bazı verilere göre plazma kafein seviyelerinin %80’i beyninizde mevcut ve kafeinin yarılanma ömrü 3-7 saat, bu da demek oluyor ki kandaki kafein seviyeleriniz ancak birkaç saatte bir yarıya düşüyor.

Kafeinin uyanık kalmadaki rolü düşünüldüğünde bir sabah kahvesi son derece cezbedici. Doğru miktarda ve doğru zamanda kullanıldığında kahve, sabah rutininizin memnuniyet verici ve üretkenlik katıcı bir parçası olabilir. Sadece öğleden sonra bir keyif kahvesi için ayartılmışken dikkatli olun!

Çeviri: Cerrahpaşa Nörobilim Kulübü‘nden Mert Karabacak

Yazı ilk olarak 6 Ekim 2016 tarihinde Knowing Neurons sitesinde İngilizce olarak yayınlanmış olup NöroBlog’un Knowing Neurons ile gerçekleştirdiği işbirliği ile Türkçe diline çevrilmiş ve yayınlanmıştır.

NöroBlog’u Patreon üzerinden desteklemek için: patreon.com/NoroBlog

Uyumadan Önce Yemek Yemek Kabus Görmeye Sebep Olur Mu?

Anasayfamızdan daha fazla sinirbilim yazısına ulaşabilir, podcast ve videolarımıza erişebilirsiniz.