
1991 yılında bir Japon kardiyolog Dr. Makoto Kuro-o yüksek tansiyon üzerine çalışmaya karar verir. Bunu gerçekleştirmek için yüksek kan basıncından mustarip bir grup fare elde etmesi gerekmektedir. Bunu genetik manipülasyon ile gerçekleştirecektir. Fakat işler yolunda gitmez, normalde 2 yıl kadar yaşayan fareler henüz 3-4 aylıkken ölmeye başlar. Yaptığı incelemede bu farelerin erken yaşlandığını fark eder.
Aklına, yanlışlıkla bir geni susturmuş olabileceği gelir ve işe koyulur. Sürecin sonucu bu hipotezini doğrular niteliktedir: Dr. Kuro-o, bu farelerde klotho ismini verdiği bir hormonun üretimini durdurmuştur. Japon doktor hormon üzerinde çalışmaya devam eder ve ekibiyle birlikte 2005 yılında bir makale yayınlar:
“Normalden fazla üretilen klotho farelerin ömrünü uzatıyor!”
Ayrıca bu çalışmada, klotho üretemeyen farelerin zihinsel kapasitelerinin düştüğü de gösterilir.
Gelelim daha yakın geçmişe. San Francisco’daki Kaliforniya Üniversitesi’nden nörolog Dr. Dena Dubal de klothonun hayranlarından. Kariyerinin henüz başlarında klothonun gizemi üzerine çalışmayı aklına koymuş bir bilim insanı. Bir yandan da Alzheimer gibi bilişsel kapasitede düşüşe neden olan rahatsızlıklar üzerine kafa yoruyor ve bu iki konuyu birleştirmek istiyor.
Klotho Alzheimer’a çare olabilir mi?
2011 yılında bu konu üzerine yaptığı ilk çalışmalarında ümit verici sonuçlara ulaşıyor. Klotho, Alzheimer’ın sebep olduğu bilişsel düşüşü engelliyor. Bir de yan etkisi(!) mevcut; sağlık farelerde bilişsel kapasiteyi arttırıyor. Yani klotho beyni korumakla kalmıyor aynı zamanda gelişimine de katkı sağlıyor. Bu sonucun etkisiyle birçok araştırma yapılıyor ve klothonun multipl skleroz ve Parkinson hastalığı gibi hastalıklara da çare olabileceği iddia ediliyor. Ancak akıllar klothonun bilişsel kapasiteyi arttırma özelliğinde. Sonunda asıl soru geliyor: “Klotho, iyi mi kötü mü?”
Klotho üzerinde tartışma bu soru ile farklı bir noktaya kaymış durumda. Bazı bilim insanları bunu spor müsabakalarında doping kullanmaya benzetirken bazıları eğer bir hastalığa çare olacaksa bilişsel gelişime katkısı yok sayılabilir diyor. Bu tartışmaların gölgesinde çoktan bir şirket kurulmuş durumda. Dr. Dubal ve işbirliği yaptığı Dr. Carmela Abraham umutlarını bir adım ileriye taşımaya karar vermişler ve bu hormonun beyindeki üretimini arttırmayı hedef alan Klogene isimli bir şirket kurmuşlar. İkilinin hayali bir hap üretmek ve beyindeki klotho seviyesini arttırmak.
Elbette şimdilik bu zor görünüyor, hele ki Dr. Abraham bile ilaç üretimi için umutsuzken. Bir röportajında klothonun nasıl çalıştığını, hangi yolaklarda görev aldığını dahi bilmediğimizi hatırlatıyor. Dr. Dubal, Dr. Abrahamdan daha ümitli, ayrıca klothonun doping olup olmadığı konusunda da şunları söylüyor, “sadece kullanacak kişi için değil, toplumumuz için de bir artı olacak. Düşünsenize, beyin ameliyatına gireceksiniz ve cerrahınızın en ufak hatasını hayatınıza mal olabilecek. Klotho kullanmasını istemez miydiniz?”
Bu tarz etik sorunlarda genelde ilaca erişimin kısıtlı olduğu düşünülür. Yani herkes tarafından elde edilemeyecek bir ilacın belli kesimlerce kullanılarak avantaj sağlanabileceği en kötü senaryodur. Üniversite sınavından rakibiniz olan bir grup insanın bu tarz bir ilaç kullanıp sizin önünüze geçtiğinizi düşünsenize! Ancak Dr. Dubal bu konuda da iyimser ve şirketin ortağı olarak soruyor, “neden herkesin ulaşabileceği bir ilaç olmasın? 2050 yılında 115 milyona yakın kişi Alzheimer olacak. Eğer bu ilacı tedavi için kullanabilirsek ortada etik sorunların kalacağını düşünmüyorum.”
Ekip henüz bu tedavi yöntemini insanlar üzerinde deneyebilmiş değil. Fakat bazı insanlarda klothonun normalden fazla üretilmesine neden olan bir mutasyonun olduğunu biliyorlar. Yaptıkları incelemede bu insanların bilişsel testlerde normal seviyede klotho üretenlere nazaran daha başarılı olduğunu gördüler. Bu özellik bu insanları doğuştan avantajlı mı kılmış oluyor?
Bu tarz etik sorular “gen tedavisi” için de mevcut. Yapılan anketler insanların hastalık tedavisi için genlerin değiştirilebileceğini söylediğini gösterirken, bazı özelliklerin geliştirilmesinde kullanılmasına böyle sıcak yaklaşmıyorlar. Halihazırda bilim camiasında tartışılan birçok vaka var. Ancak klotho için henüz bu aşamada değiliz. Ekip hormon tedavisi fikirlerini farelerden insanlara taşıyabilmiş değil, yakın bir gelecekte taşınacak gibi de görünmüyor. O yüzden, şimdilik ortada etik açıdan problem teşkil eden bir durum yok. Böyle bir tedavinin insanlar üzerinde mümkün olup olmadığını ise zaman gösterecek.
Yazan: Meriç Öztürk
Düzenleyen: Onur Arpat
NöroBlog’u Patreon üzerinden desteklemek için: http://patreon.com/NoroBlog
Kaynaklar ve ileri okuma:
New York Times One Day There May Be a Drug to Turbocharge the Brain. Who Should Get It? – Carl Zimmer
Görsel FreePik
Anasayfamızdan daha fazla sinirbilim yazısına ulaşabilir, podcast ve videolarımıza erişebilirsiniz.