Dışlanmanın Psikolojisi: Dışlandığımızda Beynimizde Neler Oluyor?

Okuma Süresi 3 Dakika

Evrimsel geçmişimize baktığımızda, insanların sosyal canlılar olduklarını görüyoruz. Bu nedenle tıpkı diğer sosyal hayvanlarda olduğu gibi insanlar için de bir gruba ait olma, grubun üyeleri tarafından tanınma ve grup üyesi sayılma, bireyin hayatta kalması ve soyunu devam ettirmesi açısından kritik bir önem taşımaktadır. Ancak bu durum her zaman böyle olmaz ve bazı bireyler gruptan kabul görmez.

İfade edilen durumun literatürdeki karşılığı sosyal dışlanmadır. Bu konudaki kavram karmaşaları hala devam etmekte; dışlanma/reddedilme/sosyal dışlanma arasındaki farklar henüz netleştirilmiş değil. Sosyal dışlanmanın tanımı; bireyin ya da bir grubun birey ya da bir grup tarafından yok sayılması, görmezden gelinmesi ya da gruba dahil edilmemesi şeklinde yapılabilir.

Sosyal dışlanma, günlük hayat pratiklerimizde karşımıza çok farklı şekillerde çıkmaktadır: İş yerinde meslektaşlarının kişinin gönderdiği e-maile cevap yazmaması, ebeveynlerin ceza yöntemi olarak çocuklarına odalarından çıkmalarını yasaklaması ya da bir grup arkadaşın aralarından birini oynadıkları bir oyuna dahil etmemeleri gibi. Bahsedilen bu son örnek adına çok sayıda çalışma yapan Kip Williams, sosyal dışlanmayı deneysel olarak manipüle etmek amacıyla geliştirdiği top oyunu paradigmasını, bir gün parkta birkaç kişi ile top oynarken bir süreden sonra kendisine top atmayı kesmeleri üzerine dışlanma hissini doğrudan deneyimleyerek oluşturmuş ve laboratuvarda sosyal dışlanma çalışırken bu olayı canlandırmanın işe yarayabileceğini düşünmüştür.

Literatürdeki çalışmalar dışlandığımızda ortaya koyduğumuz tepkileri genelde üç başlık altında toplamakta: Dışlanma sırasında otomatik bir şekilde ortaya çıkan refleksif tepkiler, kısa vadede ve uzun vadede ortaya çıkan tepkiler şeklinde. Bu yazının ilgisi daha çok refleksif tepkiler ve dışlandığımızda beynimizde neler olduğu üzerine yoğunlaşmakta.

Dışlandığımızda beynimizde neler oluyor?

Eisenberger, Lieberman ve Williams (2003) tarafından yapılan bir fMRI çalışmasında bir top oyunu sırasında dışlanan bireylerin beyinleri görüntülenmiş ve fiziksel acının düzenlenmesi ile ilgili bölge olan dorsal anterior singulat kortekste (dACC) aktivasyon artışı olduğu gösterilmiştir. Bu bulgudan yola çıkan yazarlar, dışlanmadan kaynaklı yaşanılan sosyal acı ile fiziksel acının aynı nöroanatomik temele sahip olduğunu öne sürmektedir.

Eisenberger tarafından daha sonra 2006’da yapılan çalışmada ise sosyal acı ve fiziksel acının ortak fizyolojik mekanizmaya sahip olduğu tek bölgenin dACC olmadığı, orta beyindeki acı aktarımı ile görevli olan periakuaduktal gri bölgenin (PAG) de sosyal dışlanma esnasında aktive olduğu ortaya konmuştur.

Sosyal Acı Teorisi

Çalışmalardan elde edilen bulgular, sosyal ve fiziksel acı arasındaki ilişkinin nereden kaynaklandığı, neden aynı nöroanatomik temellere sahip oldukları gibi soruları akla getirmektedir. Bu soruları açıklamaya çalışan kuramlardan biri sosyal acı teorisidir. MacDonald ve Leary (2005) tarafından geliştirilen bu kurama göre sosyal acı, bireyin arzuladığı bir ilişkiden (arkadaşlık, grup ilişkisi ya da romantik ilişki) dışlanması veya ilişkide olduğu kişi/grup tarafından değersizleştirildiğinin algılamasından dolayı deneyimlediği duygusal tepkidir. Buna göre algılanan dışlanma tehdidi acı duygusuna neden olmakta, bu acı duygusu bir taraftan dışlanma tehdidine tepki verilmesini sağlarken bir taraftan da bireyi tehdit oluşturan uyarıcıdan kaçması için uyarmaktadır.

Yazarlar sosyal acı ile fiziksel acı arasındaki ortaklığı kısaca şöyle aktarmaktadır:

“Her iki acı da tehditlerden uzaklaştırmak ve yardımcı olacak diğerlerine yönlendirmek amacıyla sosyal hayvanların hayatta kalmalarını sağlamak için gereklidir. Her ikisi de hızlı ve savunmacı davranışları motive eder. Her iki acı türü de ortak psikolojik bağıntıları ve fizyolojik yolları paylaşır. Son olarak, her ikisi de genelleştirilmiş bir tehdit-tepki mekanizmasını desteklemektedir.”

Çalışmalar gösteriyor ki terk edilme/dışlanma sonucunda kırılmış hissetmek, acı çektiğini, ‘kalp ağrısı’ hissettiğini dile getirmek daha önce düşündüğümüz gibi metaforik bir anlam ifade etmiyor olabilir.

Yazan: Behiye Şahin
Düzenleyen: Eris İnal

NöroBlog’u Patreon üzerinden desteklemek için: patreon.com/NoroBlog

Kaynaklar ve İleri Okuma:

Eienberger, N.I., Lieberman, M.D., ve Williams, K.D. (2003).

Eisenberger, N.I. (2006).

MacDonald, G., ve Leary, M.R. (2005).

Williams, K.D., ve Zadro, L. (2005).

Görsel Pixabay

Aeon Rejection Kills

Anasayfamızdan daha fazla sinirbilim yazısına ulaşabilir, podcast ve videolarımıza erişebilirsiniz.