Robot Hakları: Robotlar Hayvanlarla Aynı Haklara Sahip Olmalıdır

Aksu Günay aeon'dan çevirdi.

Okuma Süresi 3 Dakika
Görsel Kaynağı: DARPA

Dünya çapında birçok üniversitede yapay zeka ile ilgili çalışmalar yürütülmektedir. Allen Enstitüsü ya da Google ve Facebook gibi teknoloji şirketleri bu organizasyonlardan birkaçına örnek verilebilir. Bu çalışmalardan beklenen sonuç, yapay zekaların bilişsel olarak bir köpek ya da bir fare gibi karmaşık hale gelmesidir. Bu noktada akıllara gelen soru: Yapay zekalar da hayvanlarla aynı haklara sahip olacak mı ve olursa bu hangi koşullarda olacak?

Yapay zeka ve robot hakları ile ilgili tartışmalara bugüne kadar insansı yapay zeka veya üstün zeka oluşumlarına ne gibi etik yükümlülükler getireceğimize dair sorular hâkim oldu. Ancak olaylara bu açıdan bakmak doğru olmadığı gibi, bu düşünce şeklinin ciddi etik sonuçları olabilir. 

Hayvanlarla ilgili araştırmalar zaten oldukça dikkatli bir şekilde yapılmakta. Hayvan bakımı ve kullanımı ile ilgilenen komiteler, omurgalı hayvanların gereksiz yere öldürülmemesi veya gereğinden fazla acı çekmemesi için araştırma önerilerini değerlendirir ve o şekilde karar verir. Yapılan araştırmalarda insan kök hücreleri ve özellikle de insan beyin hücreleri söz konusuysa, gözetim standartları daha da titiz olur. Biyomedikal alandaki araştırmalar da aynı titizlikle incelenir, fakat aynı etik koşullarına sahip yapay zeka araştırmaları aynı şekilde dikkate alınmıyor. Belki de bu araştırmalar da etik açıdan daha fazla dikkate alınmalıdır.

Yapay zekalar bilinçli olmadığı için, yani gerçek bir deneyim akışına sahip olmadıkları ve gerçek duyguları tecrübe etmedikleri için bu tür bir etik korumayı hak etmediklerini düşünebilirsiniz. Bu durumda zor bir felsefi soru ile karşı karşıya kalıyoruz:

Neşe ve acı gibi duyguları hissedebilecek bir şey yarattığımızı nasıl anlayacağız?

Eğer yapay zekalar derdini ifade edemez veya başka bir sebepten ötürü içsel yaşamını bize aktaramazsa, onların acı çektiği anlamamızın bir yolu olmayabilir.

Burada ortaya çıkan sorun ise bilinç hakkında yapılan bilimsel çalışmaların bilincin ne olduğu ve var olup olmadığını nasıl söyleyebileceğimiz konusunda bir fikir birliğine varamamış olmasıdır. Bazı liberal görüşlere göre bilincin var olması için iyi planlanmış bir bilgi işleme sistemi dışında başka hiçbir şeye gerek yoktur. Diğer taraftan muhafazakâr görüşlere göre ise bilinç, bir memeli beynine çok benzeyen bir beyin gibi çok spesifik biyolojik özellikler gerektirebilir. Bu muhafazakar görüşe göre yapay bir bilinç yaratmaya yaklaşamayız bile.

Hangi tür görüşün doğru olduğu veya başka bir açıklamanın geçerli olup olmadığı kesin değildir. Bununla birlikte, eğer liberal görüş doğruysa yakında etik korumayı hak edecek insanlık dışı bir yapay zekâ yaratabiliriz. Bu durumun etik riskleri var.

Yapay zeka tartışmaları normal olarak, bu teknolojilerin dünyayı ele geçirmek, bizi yok etmek ya da en azından bankacılık sistemimizi bozmak gibi risklerine odaklanmaktadır. Oysa yapay zekalara olan yanlış davranışlarımızın sonucu olabilecek bir etik risk de her zaman vardır.

Kulağa biraz bilim kurgu gibi gelse de yapay zeka topluluğundaki araştırmacılar eninde sonunda bir bilince sahip olması amaçlanan bilinçli ve dayanıklı robot sistemleri geliştirdiği sürece, konuyu ciddiye almamız gerekir. Bu tür araştırmalarda, hayvan araştırmalarında yaptığımız incelemelere benzer etik incelemelerin yapılması gerekir. 

Hayvanlar üzerinde ve hatta insan deneklerinde yapılan araştırmalarda, ciddi etik ihlallerin ortaya çıkmasından sonra uygun korumalar sağlandı. İhtiyaç olmadığı halde deneylerde kullanılan canlı hayvanlar, Nazi tıbbi deneylerinde işlenen etik suçlar, Amerika’da Tuskegee bölgesinde frengi için yapılan deneyler bu etik ihlallere örnek verilebilir.

Bu durum dikkate alınarak yapay zeka araştırmalarını da değerlendiren gözetim komitelerinin kurulması önerilmektedir. Hayvan bakım komiteleri ve kök hücre gözetim komitelerinde olduğu gibi bu komiteler, bilim insanları ve bilim insanları dışındaki bir karışımdan oluşmalıdır. Bu toplulukta yapay zeka tasarımcıları, bilinç konusunda çalışan bilim insanları, etik uzmanlar bulunmalıdır. Bu komitelerin görevi ise yeni oluşturulmuş yapay zeka tasarımlarını etik açıdan incelemek ve araştırmanın yararlarına karşı risklerini tartmak olmalıdır. Bu komitelerin izin verilen mevcut yapay zeka araştırmalarının tümünü yargılaması muhtemeldir.

Mevcut bilinç teorilerine göre ahlaki şekilde düşünülmeyi hak eden bir yapay zeka yaratamıyoruz. Fakat yakın zamanda bu önemli etik çizgiyi aşabiliriz. Bunun için hazır olmalıyız.

Çeviren: Aksu Günay
Düzenleyen: Onur Arpat

Makale ilk olarak 26 Nisan 2019 tarihinde Aeon‘da yayınlanmış olup, NöroBlog’un Aeon’dan aldığı kullanım izniyle NöroBlog ekibi tarafından Türkçeleştirilerek yayınlanmıştır. Bold yazılan yerler çeviri editörü tarafından yapılan vurgulardır.

NöroBlog’u Patreon üzerinden desteklemek için: patreon.com/NoroBlog

Anasayfamızdan daha fazla sinirbilim yazısına ulaşabilir, podcast ve videolarımıza erişebilirsiniz.