
Tütün kullanımı her yıl dünyada yaklaşık 5.4 milyon insanın ölümüne sebep oluyor. Sigara içmek, yüksek tansiyondan sonra dünya üzerinde en çok can alan ikinci önlenebilir ölüm sebebi. 1980 yılında dünyada neredeyse her dört kişiden biri tütün bağımlısı iken 2005 yılından itibaren bu oran %20’nin altına düştü. Son 10 yıldır ise sigaranın sağlıklı alternatifi olarak sunulan elektronik sigaralar hayatımıza girdi. Peki gerçekten elektronik sigaralar ve türevleri zararsız mı? Ya da tütün kullanımına göre daha mı az zararlı?
Nikotin alımının görece yeni bir yöntemi olan elektronik sigaraların uzun dönem etkilerini gözlemleyebilmek için daha epey bir zaman beklememiz gerekecek. Bunun yanı sıra kısa dönemli çalışmalar ufak ufak gün yüzüne çıkmaya başladı.
Sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim. Evet, elektronik sigaraların tütün alışkanlığını bırakmak amacıyla kullanıldığında işe yarar bir yöntem gibi gözüküyor. İngiltere’de 886 katılımcıyla yapılan bir çalışmada, e-sigara ile tütünü bırakmaya çalışanların bir yıl sonra Nikotin-Replasman-Tedavisi (NRT/Nikotin bandı, sakızı ya da burun spreyi) alan gruba kıyasla tütünü bırakmakta iki kat daha başarılı olduğunu gösterdi. Ancak maalesef bu bir yılın sonunda e-sigarayla tütünü bırakan grubun %80’i e-sigaraya devam ederken, NRT yardımıyla tütünü bırakanların sadece %9’u NRT ürünlerini kullanmaya devam etmiş.
Peki ama yine de e-sigaralar geleneksel tütün tüketimine göre tiryakilerin deyimiyle “daha sağlıklı”, hekimlerin tabiriyle “daha az zararlı” mı? 2017 yılında yine İngiltere’den tiryakileri sevindirebilecek bir çalışma yayımlandı. 181 kişiyle yapılan çalışma, sadece Nikotin-Replasman-Tedavisi ya da elektronik sigara içenlerin idrarında, tütün kullananlara göre daha az miktarda sigarayla bağlantılı karsinojen ve toksin bulunduğunu belirtiyordu.
Tütün yandığında ortaya kabaca 4000’den fazla zehirli kabul edilebilecek madde ortaya çıkıyor. Bu maddeler damarlardaki epitel hücrelerde inflamasyona sebep olarak kalp krizi, inme ve perifer arter hastalıklarını artırıyor. Ancak bu noktada şunu unutmamak lazım ki, tütün kullanımında hayati tehlike riskini oluşturan maddeler, sadece tütünün yanması sonucu ortaya çıkan maddeler değil. Kısa zaman aralığı içinde yüksek miktarda alınan nikotin, atardamarların etrafındaki düz kasların kasılıp gevşemesine neden oluyor. Spor yaparak geliştirdiğimiz kol kaslarımız gibi bu minik kas grupları da kasılıp gevşeme sonrası hacmen büyüyor ve çevrelediği atardamarların çapını daraltarak yüksek kan basıncına, yani hipertansiyona sebep oluyor. Bu yıl haziran ayında yayınlanan çok yeni bir çalışma da ayrıca likitlerde tatlandırma amaçlı kullanılan özellikle tarçın ve nane gibi aromaların da kalp hastalığı riskini artırabildiğini hücre kültürü çalışmalarıyla gösterdi.
Nikotinin ne kadar güçlü bir bağımlık yapıcı madde olduğu artık herkesin malumu. Sigarayı ilk içe çekişte vücudun gereksinimi olan nikotinin yaklaşık üçte biri kana karışmış oluyor. Kısa zamanda sisteme giren yüksek miktarda nikotin beyindeki ödül mekanizmasını aktive ederek geçici bir iyilik hali yaşanmasına sebep oluyor. Nikotin bantlarıyla, e-sigaralar arasındaki en önemli farklardan bir tanesi nikotinin kana salınma hızı. Bant kullanan kişi, nikotin yoksunluğu semptomlarında azalma hissederken, nikotinin verdiği geçici iyilik halini yaşamıyor. Günlük ihtiyacı olan dozu ise bir anda değil, gün içine yayılmış halde yavaş yavaş alıyor. Bu sebeple bant kullananlar sigaranın verdiği iyilik halini de yaşamıyorlar, dolayısıyla nikotin bandına bağımlılık gelişmiyor. Bu durum bant kullananların bir süre sonra yeniden tütün kullanımına geri dönme eğilimini artıran önemli bir etken. Diğer nikotin replasman tedavilerinden biri olan burun spreyinde ise nikotinin kısa zamanda kana karışma oranı bant ve sakızdan daha yüksek. Bu sebepten nikotin spreyine bağımlılık vakaları da yok değil.
Son 2 yıldır ise Pulmonologların (akciğer hastalıkları uzmanları) başı çektiği bilim insanları, e-sigaraların yüksek tansiyon haricinde, akciğer temelli hastalıkların riskini de artırdığını gösteren çalışmalar yayımlamaya başladılar. Yeni oluşan bu literatüre göre e-sigaralar solunum yollarındaki epitel dokuya ve akciğerdeki makrofajlara (bağışıklık hücreleri) zarar vererek Bakteriyel Zatürre riskini artırıyor, ameliyat sonrası yara iyileşme süresini uzatıyor.
ABD, İspanya ve Avusturya’lı biliminsanlarının ortak yürüttüğü bir çalışmada ise, en sık tüketilen 56 e-sigara markasının Aerosol ve likit bölmelerinden alınan örneklerin çoğunda yüksek yoğunlukta solunduğunda zehirli olan krom, nikel, kurşun, manganez, çinko ve hatta %10’unda arsenik saptandı. Üstüne üstlük bu çalışmaların yapıldığı ülkelerde satılan e-sigaralar ve likitler denetim altında. Türkiye’de ise bu ürünlerin satışı yasak olduğundan, alım-satımı el altından yapılıyor ve içeriğini denetleyebilecek bir mekanizma henüz mevcut değil.
Şimdiye kadar hep bir tütünü bırakma yöntemi olarak fayda-zarar karşılaştırması yapmaya çalıştık, ancak bu yeni icadın bir de normalde tütün kullanmayan gençler üzerinde olumsuz sonuçları var. Aromalı, tatlandırıcılı likitler ve e-sigaraların tütün kadar zararlı olmadığı algısı, gençleri bu alışkanlığa yönlendiren faktörlerin başında geliyor.
ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, e-sigaranın zararlı olmadığı algısı yüzünden, tütün tüketen kadınlar hamilelik dönemlerinde e-sigaraya geçme eğilimindeyken, hali hazırda e-sigara kullanan kadınlarda bu alışkanlığı bırakma oranı konvensiyonel tütün içenlere göre daha az olduğu bulundu.
Tüm bu araştırmaların ışığında elde ettiğimiz sonuçlar ise şunlar:
Elektronik sigaralar tütün alışkanlığını bırakmak için etkili bir yöntem olsa da tümüyle zararsız değil ve tütün yerine bu sefer de e-sigaraya bağımlılık geliştirme ihtimali oldukça yüksek. Elektronik sigara ve türevlerinin zararsız olduğu algısını kırmak için yetkililerin aktif bilinçlendirme halinde olmaları şart. Tüketilen likitlerin içeriğinin denetlenmesi gerekiyor.
Elektronik sigara kullanan gençlerin ise hiç kullanmayanlara kıyasla 2-3 kat daha yüksek oranda tütün alışkanlığı geliştirdiğini de göz önünde bulundurursak, özellikle de gençlere gerekli bilgilendirmeyi yapmanın sağlık çalışanları ve örgütlerinin önemli bir görevi olduğunu düşünüyorum.
NöroBlog ekibi olarak sigara içmeyenlerin hiç başlamamalarını, başlayanların da kendilerine en uygun yöntemi bularak bir an önce bu alışkanlığı bırakabilmelerini diliyoruz.
Yazan: Mert Levent Barut
Düzenleyen: Meriç Öztürk
NöroBlog’u Patreon üzerinden desteklemek için: patreon.com/NoroBlog
Kaynaklar ve İleri Okuma
İstatistikler – Global Smoking Prevalence and Cigarette Consumption 1980-2012
Makale – A Randomized Trial of E-Cigarettes versus Nicotine-Replacement Therapy
Makale – Nicotine, Carcinogen, and Toxin Exposure in Long-Term E-Cigarette and Nicotine Replacement Therapy Users: A Cross-sectional Study
Makale – E-cigarettes and cigarettes worsen peripheral and central hemodynamics as well as arterial stiffness: A randomized, double-blinded pilot study
Makale – Modeling Cardiovascular Risks of E-Cigarettes With Human-Induced Pluripotent Stem Cell–Derived Endothelial Cells
Makale – E-cigarette vapour enhances pneumococcal adherence to airway epithelial cells
Makale – Pro-inflammatory effects of e-cigarette vapour condensate on human alveolar macrophages
Makale – Association of Electronic Cigarette Vaping and Cigarette Smoking With Decreased Random Flap Viability in Rats
Makale – National Estimates of e-Cigarette Use Among Pregnant and Nonpregnant Women of Reproductive Age in the United States, 2014-2017
Haber – Done with cigarettes, but hooked on the cure
Haber – Lungenärzte halten E-Zigaretten für keine gute Strategie zum Rauchstopp
Anasayfamızdan daha fazla sinirbilim yazısına ulaşabilir, podcast ve videolarımıza erişebilirsiniz.