
Huntington hastalığı deyince belki çoğumuzun aklına pek bir şey gelmeyebilir. Ancak House MD dizisindeki Thirteen, yani 13 karakterinin hastalığı olduğunu söyleyince belki bir kısmımız Huntington hastalığını hatırlayabilir.
Huntington Hastalığı Nedir?
Huntington nörodejeneratif bir hastalık, bu açıdan Alzheimer ve Parkinson gibi nörolojik hastalıklarla aynı grupta. Bu hastalıkta olan şey kabaca, sinir hücrelerinin zamanla çalışamaz hale gelmesi ve giderek bozularak ölmesi. 1990’lı yıllarda yapılan çalışmalar sayesinde hastalığın sebebinin genetik olduğu ve hastalıktan Huntingtin geni olarak adlandırılan bir gende görülen bozuklukların sorumlu olduğu bulunmuştu.
Huntingtin önemli bir gen, aynı isme sahip ve sinir sisteminin çalışmasında önemli bir proteini kodluyor, yani bu önemli protein o gen sayesinde üretiliyor. Bu protein sinir sisteminde özellikle beyin gelişimi, hafıza ve öğrenme gibi süreçlerde fonksiyon görüyor.
DNA’da daha çok CAG tekrarı Huntingon hastalığına yol açar ve tekrar sayısının artması da hastalığın şiddetini artırır
Sağlıklı insanların DNA’larının bu geni kodlayan kısmında normalde 35 ya da daha az sayıda CAG nükleotid tekrarı vardır. DNA’nızdaki CAG tekrar sayısının 35-40 arasında olması sizi hastalık için riskli duruma getirir ancak hasta olma ihtimaliniz %100 değildir. 40’in üzerinde CAG tekrarı sizi Huntington hastası haline getirir, bu sayı arttıkça hastalığın şiddeti artar, hastalık daha erken yaşta ortaya çıkar. Genellikle 30’lu ve 40’li yaşlarda ortaya çıkan Huntington hastalığı, 60 ve üzerinde CAG tekrarı olan insanlarda henüz çocukken bile görülebilir.
Sonuç olarak Huntington hastalığında mutasyona uğramış bir gen nedeniyle, bu genden üretilen protein bozuk bir yapıda oluşuyor ve bu bozuk protein başta bazal ganglia olmak üzere insan beyninin işleyişini bozuyor.
Anne ya da babanızdan biri huntingtin mutasyonuna sahipse hastalığın sizde de görülme ihtimali yazı tura atarken doğruyu tahmin etme ihtimaliniz kadar, yani %50. İlk belirtiler genellikle davranış değişiklikleri ve bilişsel yeteneklerin düşmesi oluyor. İlerleyen aşamalarda hastalar “kore” adı verilen bazı hareket bozuklukları, konuşma ve yutma güçlükleriyle karşılaşıyorlar ve bakıma muhtaç hale geliyorlar. Huntington hastalığı başlangıcından sonra yaklaşık 15-20 yıl içinde ölümle nihayetleniyor ve hastalığın günümüzde bir tedavisi bulunmuyor.
Bununla birlikte pek çok araştırmacı Huntington hastalığını yenmek için umut veren çalışmalar yürütüyorlar. Örneğin bu çalışmalardan biri yeni gen tekniklerini kullanarak doğrudan huntingtin genini hedefleyip CAG tekrarını önlemeyi planlıyor.
Anne ya da babası Huntington hastası olanlar henüz doğumda genetik yöntemlerle test edilip bu bebeklerin hastalığı taşıyıp taşımadıkları tespit edilebilir. Ancak çoğu ebeveyn ve “potansiyel hasta” gerçekten hasta olup olmadıklarını bilmek istemiyor. Doğal olarak 30’lu ya da 40’li yaşlarda nörolojik bir hastalığa yakalanıp 15-20 sene içinde öleceğinizi bilmek yaşam tarzınızı değiştirir, bu düşünceyle yaşamak kolay değil.
Huntington ve Zeka
Doğa bazen ilginç işler yapıyor. Huntington hastalığıyla ilgili şaşırtıcı bilgilerden biri de, bu ölümcül hastalığa neden olan mutant Huntingtin geninin bazı avantajları beraberinde getirmesi. Huntington hastalarının çoğunun, hastalığın henüz tam olarak görülmediği erken yaşlarında akranlarından daha zeki olduğunu gösteren çalışmalar mevcut. Huntington hastaları henüz sağlıklı oldukları yaşamlarının ilk dönemlerinde yaşıtları kadar sık hasta olmuyorlar, diğer insanlara göre daha fazla çocuk sahibi oluyorlar, hatta artmış CAG tekrarının onları kansere karşı koruyan bir durum olabileceği görülüyor. İlginç bir şekilde ileride onları ölüme götürecek CAG tekrarının, yaşamlarının ilk dönemlerinde avantajlı hale getiriyor.
Peki bu durumun nedeni ne olabilir? Nasıl olur da ölümcül hastalığa sahip bu insanlar hayatlarının ilk dönemlerinde birçok konuda akranlarından daha başarılı performans gösterebilir?
Hayvanlarda CAG tekrarlarının sayısı önemlidir
En basit canlılardan cıvık mantarların (İngilizce slime mold) genlerinde hiç CAG tekrarı olmadığını görürüz. Hayvanlar aleminde ise bir canlı karmaşıklaştıkça Huntingtin geninde daha fazla CAG tekrarı olduğu görülür. Farelerde 7, köpeklerde 10, daha yakın akrabalarımız olan Rhesus makaklarının Huntingtin genlerinde ise yaklaşık 15 CAG nükleotid tekrarı vardır. Genel kural olarak bir canlının beyni karmaşıklaştıkça CAG tekrarı sayısı artar.
CAG tekrarı fazla olan, ancak Huntington hastası olmayan insanlarda, beyindeki gri madde miktarının aynı yaştaki daha az CAG tekrarına sahip sağlıklı insanlara oranla daha fazla olduğu görülüyor. Bu elbette doğrudan “ne kadar CAG nükleotid tekrarı, o kadar büyük ve karmaşık beyin” anlamına gelmiyor, yine de ilginç bir bulgu.
Zira bir beyinde gri madde miktarının fazla olması demek kabaca beynin işlem gücünün daha yüksek olması demek. Hayvanlar alemindeki CAG tekrarı dağılımı, yani beyin yapısı karmaşıklaştıkça CAG tekrar sayısının artması ve ayrıca insanlarda da CAG tekrarı ile zeka arasında bağlantı bulunması bize CAG tekrarının beynin evriminde önemli olabileceğini gösteriyor.
Bu anlamda giderek artan CAG tekrarı, gelişen beynimiz ve artan zekamız bize “Huntington hastalığının evrimsel olarak gelişen beynimiz ve artan zekamızın bir bedeli olabileceği” fikrini işaret ediyor. Huntingtin proteininin öğrenme ve hafıza gibi beyin fonksiyonlarındaki önemli görevleri de bu fikri güçlendiriyor. Evrimsel süreçte artan CAG tekrarı sayısı beynimizi güçlendirirken, bu sayının türümüzün bazı üyelerinde abartılı sayılara ulaşması sonucu ürettiği proteinin yapısını bozarak hastalığa yol açmış olması muhtemel. Yani Huntington hastalığı beynimizin ve zekamızın evrimsel süreçte giderek güçlenmesinin bir bedeli olabilir.
Hem bu ilginç evrimsel ilişkiye hem de Huntington hastalığının tedavisine yönelik çalışmalar önümüzdeki yıllarda artarak devam edecek. Tüm bunları NöroBlog‘da aktarmaya devam edeceğiz.
Kaynaklar ve ileri okuma:
Görsel House Wiki – House Fandom
Makale Huntington Tedavisine Dair Yeni Tedavi Umutları
Makale A Faustian Bargain / The Economist